Sigara, alkol ve uyuşturucular yaşamın her döneminde insan sağlığını olumsuz etkileyen zararlı maddelerdir. Alkol ve uyuşturucu alışkanlıklarının toplum tarafından da kınanması ve yaygın olmaması nedeniyle bizim ülkemizde gebelik sırasında çocuğu etkileyen sorunlar arasında önemli yer tutmamaktadır.
Sigara ise toplumun açıkça kınamadığı, zorlaşan yaşam koşulları ve kadınların çalışma hayatına daha çok katılması sonucunda giderek yaygınlaşan bir zararlı alışkanlıktır. Bugün sigaranın akciğer kanseri, süreğen bronşit, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere çeşitli organlarda hastalıklara yol açtığını biliyoruz.
Sigaranın hastalıkları hazırlayıcı bu etkileri, sigaraya başlama yaşı erken, özellikle 20 yaşın altında ve günde içilen sigara sayısı 10’dan fazla olduğunda, sigaranın izmariti, yani son 1/3 bölümü içildiğinde ve sigara dumanı içe çekildiğinde daha ağır olmaktadır.
Gebelikte anne sigara içiyorsa, yalnız kendini değil, hiç onayını almadığı, itiraz etme olanağı henüz bulunmayan, suçsuz yavrusunu da bu zararlara maruz bırakmış olmaktadır. Gebelikte içilen sigaranın erken doğuma ve 2500 gramdan düşük ağırlıklı, gelişme geriliği olan bebeklerin doğumuna yol açabildiğini biliyoruz.
Hamile bir hanım kendisine sigara ikram edildiğinde “Hayır, bebeğim ve ben sigara kullanmıyoruz” diyebilmelidir. Kişi yalnızca kendi sigara içtiği zaman değil, çevresinde sigara içildiğinde de zarardan payını almaktadır. Bu nedenle yalnızca annenin değil, annenin yakın çevresindeki kişilerin, babanın ve diğer yakınların da aynı davranışta bulunmaları gereklidir.
